Esempi monolingue (non verificati dalla Redazione di PONS)

turco
Kabiliyetli ve erken gelişmiş bir erkek çocuğuydu: on yaşındayken, bazı arkadaşlarıyla birlikte elle yazdıkları bir mecmumayı yayınlamışlardı.
tr.wikipedia.org
Makaralı oltalar bulunmadan önce, misina bir mantar ya da tahta parçasına elle sarılırdı.
tr.wikipedia.org
Kibrit bu işlemi iki elle tek hamleye, çakmak ise tek elde basit bir parmak hareketine indirgeyen yeniliklerdir.
tr.wikipedia.org
Bu, vücudun farklı yerlerine su püskürtmek için duş başlığını elle tutmasını sağlar.
tr.wikipedia.org
Choo'nun babası, tüm ayakkabılarını elle yapan bir kunduracı ona nasıl ayakkabı yapılacağını öğretti.
tr.wikipedia.org
Aktif partner bu pozisyondayken genel olarak her bir girişin kuvvetini ve ritmini kontrol eder, ayrıca ellerin serbest kalması dolayısıyla masaj veya elle uyarma olanağı sağlar.
tr.wikipedia.org
Yoğurma, elle, hamur kancalı bir karıştırıcı ile veya ekmek makinesi ile yapılabilir.
tr.wikipedia.org
Henry İngiltere'nin içişleri politikalarını önce teker teker ele alıp sonra bunları tek bir stratejiye bağlayarak elle aldı.
tr.wikipedia.org
Geleneksel olarak yere serili hasır ya da kilimler üzerinde oturulup sağ elle yemek adettir.
tr.wikipedia.org
C/30 ne çok benzeyen bu silah elle yükseltilebilen iki tekerlekli bir kundak üzerine monte edilmişti.
tr.wikipedia.org

Vuoi aggiungere una parola, una frase o una traduzione?

Inviacelo - Saremo lieti di ricevere il tuo feedback!

Pagina in Deutsch | Български | English | Español | Français | Italiano | Polski | Русский | Türkçe